13 Ağustos 2014 Çarşamba

Zamanın bir yerinde

Dünyanın her hangi bir yerinde başkaları için gece oolan bir saatte uyanabiliyorsun. Ve senin için o saat sabah. Kalkıp kahvaltıya iniyorsun. Etrafında dilini bilmediğin anlamadığın yabancı insanlar. Çayını içiyorsun ya da orda kahve kültürü olduğu için kahvaltını kahve krıvasan ve meyve ile yapıyorsun. Alışkanlıkların değişiyor. Sen değişiyorsun. Dün daha yeni tanıştığın birisi ile kanka modunda sohbet edebiliyorsun sabah. Ya da gözlerinş kaçırmaya çalışıyorsun. Çok insan tanıyorsun, çok insan kaybediyorsun... Ama hep kaybediyorsun. Dünyan giderek daha çirkinleşiyor sanki. Daha çok özlüyorsun ve bazen daha çok umursamıyorsun. Çelişkilerle doluyor hayatın. 


9 Ocak 2014 Perşembe

Özlem





Aynı bu balona benzetiyorum şu an hayatımı.. Bir orada bir burada.. Çoğu zaman kendime tekrarlıyorum ''herşey yolunda ve hayat güzel gidiyor'' diye.. Ama yine de içimdeki özlemi dindiremiyorum çoğu zaman.. Evimi özlüyorum.. Şu an kendime ait bir evim var ama ''ev'' diye kastettiğim annem ve babamla yaşadığım yer.. Ev diye kastettiğim Edirne sanırım..
Oradan oraya konup duruyorum.. Bir gün Antalya' da uyanıyorum bir gün Londra' da.. Bu güzel bir şey gibi duruyor.. Lüks otellerde kalıyorum, kendi paramla pek kalamayacağım.. Ama buna hala alışabilmiş değilim.. Özlüyorum.. herşeyin ötesinde çocukluğuma ve beni ben yapan değerlere olan özlem çok büyük..
Bazen kendimi sen beş yıl ailenden ayrı başka bir şehirde okudun diye avutuyorum. Ama olmuyor. O zaman istemediğimde derse girmeyip atlayığ evime gelirdim. Bilirdim benim orda beni bekleyen bir evim var diye.. Şimdi ise benim bir evim var ve ordaki her istediğimde koşamayacağım bir yer... Yatağımın odamın kokusunu özlüyorum çoğu zaman.. Yaşadığım sıkıntıları bile özlüyorum..
Ve bazen lise yıllarında aldığım bir kasetteki şiir geliyor aklıma.. 

http://www.youtube.com/watch?v=QLT9e8nwdpc

''Şimdi telefon açsam sana sesini duymak da yetmiyor ki.. Hep aynı cümleler. Babamlar nasıl? İlacını aldın mı? Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde. Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi.''

 ''Bazen dalıp giderdin mutfakta yemek yaparken tahta kaşıkla tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba? Özlemek çok fena anne, anlamak seni daha da fena.''

''Omuzlarım ağrıyarak uyanıyorum sabahları. Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var.'' 

''Gittikçe sana mı benziyorum ben?''

 ''Şimdi duysan bunları, ne üzülürsün mutsuz mu kızım diye, çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle. Mutsuz değilim de anne, yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum.''