31 Ekim 2012 Çarşamba

mor

hayatım hiç bu kadar mor olmamıştı.. bir şarkı dolandı dilime.. onun içinde dolaşıp duruyorum, onun dışında dolaşıp duruyorum..


21 Ekim 2012 Pazar

günün, dünün ve yarının bilançosu

her gün yapmam gereken şeyler var.. ve aslında hiç bir gün yapma gereken bir şey yok.. çok değil, ya da çok mu demeliyim bundan üç beş yıl önce idealleri olan hayata umutla bakan bir kız vardı aynada baktığımda karşımda.. şimdi ise bakmamaya çalışıyorum o aynalara.. hala iş arayan, bir sürü iş görüşmesine gidip hüsranla geri dönen ve umutsuzluğa kapılmış birisini görüyorum artık baktığımda.. sanki yüzüm değişmiyor da bakışlarımı soluklaşmış görüyorum.
bilanço yapıyordum di mi? birden derine daldım.. her gün saçma sapan ne işe yaradığını bilmediğim doktora için yeterlilik sınavına çalışmam lazım. ki hocam (o da gereksiz bir insan) beni arayıp sürekli sıkıştırıyor.. neden çalışmıyorsun, girenler senden daha mı zeki bla bla bla... yüzüne karşı ''çalışmıyorum canım istemiyor'' desem de anlamıyor ki..
her gün yataktan kendimi çıkarıp yeni güne başlamam gerek.. diğeri hiç bitmese daha iyi..
her gün biraz daha umutsuzluğa kapılıp, özgüvenimden bir parçayı daha çöpe atmam gerek...
her gün geleceğim için, doğmamış büyük ihtimal de hiç doğmayacak çocuklarım için endişelenmem gerek...
her gün ne zaman dibe vurucam ya da artık ne zaman dipten çıkıcam diye düşünmem gerek..
kalbimin sıkışması demek her gün, mideme giren kramplar demek, yediğim içtiğimden zevk almamam demek.. azalan arkadaşlarım demek.. her gün...

11 Ekim 2012 Perşembe

dikiş günlüğü

Salı günü itibariyle dikiş kursuna başlamış bulunuyorum. Sabahları yataktan kendimi kaldıramadığım için ve bir işim olmadığı için de buna gerek duymadığım için kendimi zorlayarak kurs saatlerimi sabaha aldıım. Ve saat 9.00 da kurs başlıyor. İlk gün saatin çalmasıyla, ne oluyor yaa bu saatte beni kim arıyor modundan ayıldıktan sonra, acaba gitmesem mi diye geçti içimden. Bunu da yenip bu seferde sıcak yatağı bırakmak zor geldi, ki sabahları artık soğuk oluyor.
En sonunda bütün zorlukları yenip kendimi kaldırdım. Giyinmeyi ve kahvaltı etmeyi de başarıp evden çıkabildim. Kursa erken bile gitmişim hatta saati ayarlayamayıp, gittiğimde iki kişi vardı.
Çok garip bir ortam benim için, üniversite son sınıf öğrencisi de var, emekli olan da, ev hanımı olan da.. Ben sabah uyuklarken, teyzelerin '' ayy okula yeni başlamışım gibi çok heyecanlıyım'' demesi ile kendime geldim. Bendeki durum ise, acaba yarın gelmesem mi kalkmak çok zor idi..
Ve sonuç olarak ilk günü atlatıp bugün de gittim. Hem de kumaşım, makasım, iğnelerim, mezuram ve de kalıp çıkarma kağıdımla..:)
İlk gün olması nedeniyle önce teğel çeşitlerinden denedik, sonra ölçü aldık ve ilk etek kalıbımızı çıkardık. Kısa dar bir etek dikiyorum şu an. Provasını da yapıp son makinede dikme aşamasına geldim bugün. Şimdi yarını bekliyorum.. Ve bu dikiş sevdamın ne kadar süreceğini merak ediyorum.

3 Ekim 2012 Çarşamba

dikiş makinesi







Anneannemin buna benzer bir makinesi vardı ben küçükken.. Ki hala var, ve ananem 84 yaşında olmasına rağmen kendine bir şeyler diker hep.. Gardolabında sayısını bilmediğim elbiseleri, etekleri, bluzleri vardır.. Giysi dikmekten sıkıldı mı? Bu sefer de koltuk örtüsü, yorgan kılıfı, yastık kılıfı diker, kırkyama yapar hatta hiç üşenmez.. Annemin dikişlerini beğenmez bazen, baştan savma yapıyosun der.. Nerden nereye atladım.. Onu dikerken görüp özenirdim küçükken.. Bizi yanına yaklaştırmazdı, hep bir şeyler denemek isterdim ben de...

Annemin de bunun daha yenisi, ''Singer Yoknaz'' modeli.. Pek çok kereler değiştirmek isteyip de kıyamadığı makinesi.. Ki o da hala kullanır.. Kaç kez tamir görmüştür.. Neler atlatmıştır, ne badireler, ne özel günler, yetiştirmeye çalışılan kıyafetler.. Ya da benim veya kardeşimin dikiş öğrenmeye çalışmalarını..

Bir hevesle başlardım ben de başına oturup, şimdinin patchwork dedikleri, ananemin ise kırkyama dediği desenleri yapmaya.. Sonra canım sıkılıp bir kenara atardım..

Şimdi iş aradığım ve bir türlü bulamadığım şu günlerde Halkeğitimin dikiş kursuna yazıldım.. Yine maymun iştahlılığım tutup vazgeçer miyim bilmem? Ama kendime güzel şeyler dikmeye kararlıyım.. Annemin her hafta pazardan alıp da stok yaptığı kumaşları değerlendirmek umuduyla... :)