20 Şubat 2019 Çarşamba

Uzun bir aradan sonra...

Böyle bir yerin varlığını bile unutmuşum aklıma düştü gece gece.. şimdi aradan yıllar geçti.. bendense bir ömür.. yazdıklarımı görünce eski günleri ne kadar özlediğimi anladım.. ve aslında şuanki zamanımın ne kadar güzel ve değerli olduğunu da farkettim. şimdi beni bekleyen bana sarılan beni koşulsuz seven birisi var hayatımda.. canımdan can.. benden çıkan..
şu an 17 aylık olan bir minnoş var.. o güldüğünde güldüğüm düştüğünde içimin cız ettiği..
hayatlar zamanlar şehirler nasıl da değişiyor hızla hayatımızdan..

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Zamanın bir yerinde

Dünyanın her hangi bir yerinde başkaları için gece oolan bir saatte uyanabiliyorsun. Ve senin için o saat sabah. Kalkıp kahvaltıya iniyorsun. Etrafında dilini bilmediğin anlamadığın yabancı insanlar. Çayını içiyorsun ya da orda kahve kültürü olduğu için kahvaltını kahve krıvasan ve meyve ile yapıyorsun. Alışkanlıkların değişiyor. Sen değişiyorsun. Dün daha yeni tanıştığın birisi ile kanka modunda sohbet edebiliyorsun sabah. Ya da gözlerinş kaçırmaya çalışıyorsun. Çok insan tanıyorsun, çok insan kaybediyorsun... Ama hep kaybediyorsun. Dünyan giderek daha çirkinleşiyor sanki. Daha çok özlüyorsun ve bazen daha çok umursamıyorsun. Çelişkilerle doluyor hayatın. 


9 Ocak 2014 Perşembe

Özlem





Aynı bu balona benzetiyorum şu an hayatımı.. Bir orada bir burada.. Çoğu zaman kendime tekrarlıyorum ''herşey yolunda ve hayat güzel gidiyor'' diye.. Ama yine de içimdeki özlemi dindiremiyorum çoğu zaman.. Evimi özlüyorum.. Şu an kendime ait bir evim var ama ''ev'' diye kastettiğim annem ve babamla yaşadığım yer.. Ev diye kastettiğim Edirne sanırım..
Oradan oraya konup duruyorum.. Bir gün Antalya' da uyanıyorum bir gün Londra' da.. Bu güzel bir şey gibi duruyor.. Lüks otellerde kalıyorum, kendi paramla pek kalamayacağım.. Ama buna hala alışabilmiş değilim.. Özlüyorum.. herşeyin ötesinde çocukluğuma ve beni ben yapan değerlere olan özlem çok büyük..
Bazen kendimi sen beş yıl ailenden ayrı başka bir şehirde okudun diye avutuyorum. Ama olmuyor. O zaman istemediğimde derse girmeyip atlayığ evime gelirdim. Bilirdim benim orda beni bekleyen bir evim var diye.. Şimdi ise benim bir evim var ve ordaki her istediğimde koşamayacağım bir yer... Yatağımın odamın kokusunu özlüyorum çoğu zaman.. Yaşadığım sıkıntıları bile özlüyorum..
Ve bazen lise yıllarında aldığım bir kasetteki şiir geliyor aklıma.. 

http://www.youtube.com/watch?v=QLT9e8nwdpc

''Şimdi telefon açsam sana sesini duymak da yetmiyor ki.. Hep aynı cümleler. Babamlar nasıl? İlacını aldın mı? Nedenini bilmediğim bir ağlamak var içimde. Bir yerlere sığdıramıyorum yüreğimi.''

 ''Bazen dalıp giderdin mutfakta yemek yaparken tahta kaşıkla tencerenin başında öylece ne düşünürdün acaba? Özlemek çok fena anne, anlamak seni daha da fena.''

''Omuzlarım ağrıyarak uyanıyorum sabahları. Benim kızımın omuzlarımı ovmasına daha çok var.'' 

''Gittikçe sana mı benziyorum ben?''

 ''Şimdi duysan bunları, ne üzülürsün mutsuz mu kızım diye, çoktan kendinden vazgeçmiş bir sesle. Mutsuz değilim de anne, yağmura ve mutfağımdaki kedere çare bulamıyorum.'' 



15 Eylül 2013 Pazar

gülümse...

Yarın okullar açılıyor.. Bunun benimle hiç bir alakası yok artık.. Ne okuyorum, ne de çocuğum var okula giden.. Ama nedendir bilinmez aklıma geldi ilkokul, ortaokul ve lise pazar gecelerim..
Hiç sevmezdim pazar gününü.. Ertesi gün okula gitmek için hazırlan, önlük sonra da gömlek etek derdi.. Ödev derdi.. Hiç sevmezdim bunları..
Şimdi ise düşünüyorum da aslında ne kadar da güzelmiş o günler.. Aslında ne kadar da tasasızmış..
Ve nedense aklıma bu şarkı ile birlikte geldi, küçük bir gülümsemeyle...


http://youtu.be/YpPBONKevj4

31 Mart 2013 Pazar

sana-anne eli değmiş gibi..

Geçe gün markete bir ikişey almaya girdiğimde Sana' nın yemek kitabıyla karşılaştım. 4 tane margarinle birlikte satılıyordu ve de eski sana paketlerindeydi.
 Hatta o kadar ki eskiden sanaların kulakçıklarını keserdi annem puan biriktirirdi onlarla.. Ne alındığını çok hatırlamıyorum ama çok hoşuma giderdi. Bunda da aynısı vardı.. Ki çok hoşuma gitti. Tek farkla, yine puan vardı ama artık sitesine giriliyordu puan.. Oraya da üye oldum ve şifreyi girdim.


 Yemek kitabına gelirsek hoşuma gitti. 90' lı yıllardan da bir sana yemek kitabımız vardı. Bu da nostalji gibi oldu. Tatlılara olan düşkünlüğümden olsa gerek ilk denediğim tarif ''Çikolatalı kurabiye'' oldu.. Ben kitapta yazanın iki ölçüsünü yaptım ve bir farkla çikolatanın yanına fındık da ekledim ve afiyetle yedim. Çok da lezzetli oldu bence :)




Yanında kahve ile afiyetle de yenir. :)

16 Şubat 2013 Cumartesi

yaşım çocuk

http://www.izlesene.com/video/mabel-matiz-yasim-cocuk/6808221
Bir iki gündür bu şarkıya takmış durumdayım..Normalde Mabel Matiz' i pek dinlemem.. Pek dediğimde, kardeşim indirmişti benim bilgisayarıma bir kere dinledim o da şarkılarının hepsini dinlemedim sonra da kaldı o albüm öyle dinlemedim bir daha. Sonra geçen gün kimler ne albüm çıkarmış diye bakarken Mabel Matiz' in ''Yaşım Çocuk'' albümü dikkatimi çekti. Daha doğrusu Albümün ismi ilgimi çekti ve merak ettim şarkıyı. Albümü indirdim, bir kere derken üst üste aynı şarkıyı dinledim. Şarkının sözlerine daldım. Daldıkça daldım.. Analiz etmeye çalıştım.. Kendimden bir şeyler ekledim ve çıkardım. ''Yine günlerden son yaz yine yaşım çocuk'' derken kendimi.. Tüm gün mırıldanır buldum bu sözleri.. ''Geçmiyor hiç gözlerimden'' dedim kendi kendime.. ''Bir hayal burktum en sol yerimden'', en sol yerim kalbim acıdı.. ''Sen bana sır, ben sana yar''..
Daha bir süre bu şarkıya takılı kalırım. Diğer şarkılarını da dinledim albümün ve daha önceki albümünde olanları da.. Ama bu şarkıyı iyice içime sindirince geçerim sanırım diğerlerine.. Sesteki ahenk beni başka bir mekana götürüyor her seferinde... Hep aynı yere gidiyorum nedense...

31 Ocak 2013 Perşembe

şarap kızılı

''Bir bardak kırmızı şarap uzattı elime fütursuzca.. Sanki o olanlar hiç yaşanmamış gibi.. Durdum, baktım yüzüne.. Kayıtsızdı, umursamaz biraz da.. O an aklından geçen şeyleri öğrenmek isterdim.. Oysa yüzü tamemen ifadesizdi.. İfadesiz ve günün bittiğini anlatan bi ifade..
Oturduğum yerde uzun süre kaldım hareketsiz.. Kadehi dudaklarıma değdirdim, ne kadar da soğuktu bardak ve şarap.. Ve kalbi.. İçime sıcak bir şeyler aktı.. Aktı ve ben bir şey diyemedim.. Dudaklarımı ısırdım..  Birşeyler yitmişti bilinmezde.. Oysa ki eşyalarını topluyordu içeride.. Bu bir ayrılıktı.. Gömlekler ve kazaklar ve cd' ler üst üste düzensizce yığılıyordu mavi bavulun içerisine.. Aceleyle.. Sanki bir şeyleri kaçırmış gibi.. Yetişmek ister gibi olmamışlığa.. Yetişmek ister gibi yenilere..
Gözler birbirine değmedi bu andan sonra hiç.. Hep kaçtı birbirinden.. Söylenmeyen sözler dilin ucunda kaldı.. Susuldu.. Çokça susuldu.. Ayrılık vaktiydi.. Bir oda, bir ev, bir kent ve bir insan geride bırakılmalıydı. yeni bir yaşam için.. Yaşanması gereken son yaşananlar da kırık dökük yaşanmaya çalışıldı.. Olmadı yine de eksik kaldı, ya da fazla geldi..''
http://fizy.com/#s/1ah5o4