21 Ekim 2012 Pazar

günün, dünün ve yarının bilançosu

her gün yapmam gereken şeyler var.. ve aslında hiç bir gün yapma gereken bir şey yok.. çok değil, ya da çok mu demeliyim bundan üç beş yıl önce idealleri olan hayata umutla bakan bir kız vardı aynada baktığımda karşımda.. şimdi ise bakmamaya çalışıyorum o aynalara.. hala iş arayan, bir sürü iş görüşmesine gidip hüsranla geri dönen ve umutsuzluğa kapılmış birisini görüyorum artık baktığımda.. sanki yüzüm değişmiyor da bakışlarımı soluklaşmış görüyorum.
bilanço yapıyordum di mi? birden derine daldım.. her gün saçma sapan ne işe yaradığını bilmediğim doktora için yeterlilik sınavına çalışmam lazım. ki hocam (o da gereksiz bir insan) beni arayıp sürekli sıkıştırıyor.. neden çalışmıyorsun, girenler senden daha mı zeki bla bla bla... yüzüne karşı ''çalışmıyorum canım istemiyor'' desem de anlamıyor ki..
her gün yataktan kendimi çıkarıp yeni güne başlamam gerek.. diğeri hiç bitmese daha iyi..
her gün biraz daha umutsuzluğa kapılıp, özgüvenimden bir parçayı daha çöpe atmam gerek...
her gün geleceğim için, doğmamış büyük ihtimal de hiç doğmayacak çocuklarım için endişelenmem gerek...
her gün ne zaman dibe vurucam ya da artık ne zaman dipten çıkıcam diye düşünmem gerek..
kalbimin sıkışması demek her gün, mideme giren kramplar demek, yediğim içtiğimden zevk almamam demek.. azalan arkadaşlarım demek.. her gün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder