30 Ekim 2011 Pazar

Bir Garip Hikaye

Her şey yanlış anlamayla başlamıştı..
Çocuk kızı yanlış anlamıştı..
Oysa ki kızın bundan haberi bile yoktu sonra söylediğinde kız doğruyu inanmadı çocuk, şaşırdı..
Sonra konuşmaya başladılar..
Her şeyden hem de ne var ne yoksa konuştular. Acılarından, TV’ deki reklamdan, eski aşklarından, başına gelen günlük olaylardan...
Rapor verir gibi her gün anlatıyorlardı birbirlerine her şeyi...
Çocuk ‘’beni en yakın arkadaşımdan bile iyi tanıyorsun artık’’ dedi bir gün.
Bir gün kız arkadaşının biriyle çıktığını öğrendi ona anlattı, o da ‘’sana oyun oynamış’’ dedi (aslında kim kime oyun oynuyordu).
Bir diğer gün çocuk msn’ de biriyle tanıştım ‘’en büyük zevkin ne’’ diye sordu bende ‘’...’ le konuşmak’’ dedim, kızda ‘’sevgilin mi?’’ dedi, ben de ‘’Allah sonumuzu hayır etsin’’ dedim dedi.
Bir gün kız ondan iki dilek diledi, üçüncü dileğini de sonraya bıraktı.
Sonra çocukta ondan üç dilek diledi.
Kız çocuğun doğum gününü kutlamıştı 12’ yi geçe.. Çocuk ilk kutlayan sen oldun bunu hiç unutmayacağım demişti.
Kız mutsuzken çocuk da mutsuz oldu.
Çocuk mutsuzken kız da mutsuz oldu. Diğerinin sıkıntısını öbürü de paylaştı.
Sonra bir gün çocuk benim kuşlarım var dedi, kız galiba onu bir şeyde kırmıştı çok ama nedenini bilmiyordu (hala da bilmiyor).
Ama çocuk hiç söylemedi. O benle ölene kadar sır olarak kalacak dedi.
Bir gün çocuk arkadaşıyla kavga etmişti kıza anlattı çözüm aradılar. (???)
Kız farkına varmadı çocuğun onda alışkanlık yaptığını... Onunla konuşmadan duramadığını...
Onun için birçok şeyden vazgeçtiğini söyleyemedi çocuğa (hem de hiç). Çocukla kız tanıştı bir gün...
Kız giderken ne kadar heyecanlandığını hazır olduğu halde hemen gidemediğini söyleyemedi hiç!!
Konuşacak bir şey bulamadılar hiç…(ama gene de çok şey konuştular)
Kız kitaplarını alıp çocuğun rüyasına girecekti...
Çocuk kıza kek yapacaktı, hem de...
Sonra çocuk bir gece ben artık pes ediyorum dedi ve onu çok isteyen kızla çıkmayı kabul edeceğini söyledi kıza, çok istedim ama olmadı dedi.
Kıza sen bana seni sevenle mutlu olabilirsin demiştin dedi (kız pişman oldu öyle bir şey dediğine çocuğa) Kız gözünden yaş aka aka ona yanıt verdi, istiyorsan git dedi...(ruhunun ne kadar kötü olduğunu kimse bilemedi)
Kalbinin ne kadar kırıldığını o anda çocuk hiç göremedi...(göstermedi ki kız, gösteremedi..)
Kız ona itiraf etti hoşlandığını.
Ama çocuk olmaz ben nasıl derim arkadaşıma dedi (ne demesi gerekiyorsa??).
Sonra çocuk gitti diğer kıza söyledi.
Yine konuştular sonra ama eskisi gibi değil (büyü bozulmuştu bir kere).
Artık çocuk kıza sana kek yaparım demiyordu...
Sonra karşılaştılar bir gün çocuk ona baktı uzun uzun, kız bakamadı, ama çocuğun baktığını biliyordu..
Çocuk iyi ki karşılaşmışız dedi..
Bir gün kamera açmıştı kız da çocuk da, ayrılamadı kız...
Kız çocuğa ‘’el salla da çıkayım artık’’ dedi, çocuk ‘’sallamam, o zaman gidersin’’ dedi.
Sonra bir gün ‘’ayrıldım’’ dedi çocuk.
Kız sevindi için için ama sonra öğrendi ki bitmemiş..
Kız farkına varmadı ne kadar sevdiğini hiç...
Vardığındaysa itiraf etmek için çok geç kalmıştı. Çocuk kaçmıştı ondan...
‘’Zamana ihtiyaç var’’ demişti çocuk ve hikaye sonlanmadan bitmişti..
Çocuk kıza ‘’ Düşüncelerin karşılıksız değil, yaptıkların karşılıksız değil! Bunu hiç unutma.. zaman her şeyin ilacıdır, bekle.. Belki ben yakışıklı bir prens, sen bir külkedisi olursun gelecekte. Zaman neyi gösterir bilinmez. Kendi içimde istedim, olmadı olamazdı..’’ dedi.
Ama gelmedi çocuk hiç…
Belki gelseydi çocuk kız gene kabul etmeyecekti ama...
Kız merak ediyor şimdi acaba çocuk onu hala düşünüyor mu diye (??) ve hala umursuyor mu diye... Hala aklının bir yerinde yeri var mı diye...
Kız sadece merak ediyor...
Ve kız artık biliyor düş sona erdi...
(17.11.2005)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder